2025’in ardından: “Beni sürecim senin sürecini döver!”

28.12.2025 rusencakir.com

2025 tek kelimeyle “berbat” bir yıldı. Ekonomide kayda değer bir iyileşmenin yaşanmadığı, yoksulun daha da yoksullaştığı, orta sınıfın alım gücünün hızla erdiği, siyasi iktidarın himayesindeki, Necmettin Erbakan’ın o unutulmaz tabiriyle “rantiyeci” sınıfın bile şikayet etmeye başladığı bir yıldı.
Siyasi açıdan aslında 2025’e biraz umutlu girmiştik: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te DEM Partililerin elini sıkması, ardından Abdullah Öcalan’ın TBMM’de DEM parti grubunda konuşmasını önermesiyle birlikte başlayan yeni “süreç” kuşkulu da olsa bir “çözüm” beklentisini 2025’e taşımıştı.

“Kültüralist çözümler”
Nitekim 27 Şubat 2025’te kalabalık bir DEM Parti grubu tarafından okunan Öcalan’ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" tıkalı birçok kanalı açmaya adaydı. Metnin sonundaki “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” sözleri yepyeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyordu.
Öcalan’ın “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” sözleriyse tartışmayı bambaşka ve kuşkusuz çözüm ihtimalini yükselten bir aşamaya taşıyordu.

19 Mart süreci
Fakat merak ve umutla karışık heyecanla önü açılan “yeni sürecin” karşısına 20 gün sonra çok ciddi bir engel çıktı, daha doğrusu çıkarıldı: 19 Mart’ın erken saatlerinde Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere çok sayıda CHP’li siyasetçi, belediye bürokratı ve danışman gözaltına alınarak siyaset üzerindeki zaten bir süredir etkisini gösteren “yargı vesayeti” alabildiğine perçinlendi.
Sonrası malum, neredeyse tamamı İstanbul’da yürütülen soruşturmalar kapsamında dalga dalga süren operasyonlar, ülkenin dört bir yanında CHP’li belediye başkanlarının tutuklanması, “gizli tanıklar”ın, etkin pişmanlıktan yararlanıp salınan isimlerin verdikleri ifadelerin iktidar medyası tarafından yayılması ve ilginç bir şekilde etkili olamaması ve nihayet yıl sonuna doğru en belirgin ve belki de tek özelliği 4 bin sayfaya yakın olması olan iddianamenin hazırlanması.

Özgür Özel mucizesi
Fakat 19 Mart süreci, kendilerini muhalefette tanımlayan bazı “okumuş” kişilerin “uyardığı” gibi Türkiye’yi “rekabetçi otoriter” sistemden “mutlak otoriter” veya “totaliter” sisteme taşımadı, daha doğrusu taşıyamadı. Çünkü 19 Mart’ın öğle saatlerinde İstanbul Üniversitesi öğrencilerin barikatları aşıp Saraçhane’ye ulaşmasıyla start alan toplumsal muhalefet güçlü bir şekilde devreye girdi ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel bunu “mucizevi” bir şekilde iyi yöneterek hem kendisini “lider” olarak kanıtladı, hem CHP’yi parçalanmaktan kurtarıp birinci parti yaptı ve Erdoğan’ı 19 Mart’ı yaptığına pişman etti. Tabii bu arada yargının toplumsal muhalefeti ve CHP’yi yıldırmaya yönelik olarak attığı her yeni adım bizim “muhalif okumuşlar” tarafından “işte o an geldi” nidalarıyla karşılandı ve kısa süre içinde yine hüsrana uğradılar.

PKK’nın adımları, devletin pasifliği
2025’in en belirgin özelliği “çözüm süreci”nin “19 Mart süreci”nin gölgesinde kalmasıdır. Her ne kadar PKK fesih ve silah bırakma kararı alsa, bir grup sembolik olarak silahları yaksa, gerek ülke içindeki, gerekse Irak’ta TSK ile çatışma ihtimali bulunan silahlı gruplar çekilse de devlet kendisinden beklenen hiçbir adımı atmadı: Ne Selahattin Demirtaş ve diğer siyasi mahkumlar bırakıldı, ne belediyeler kayyumlardan alınıp esas sahiplerine iade edildi, ne de silah bırakmanın hukuki altyapısı hazırlandı.
2025’te sadece TBMM’de bir komisyon kurulmasına, bunun aylarca dinleme yapmasına, İmralı’ya gitme konusunda kriz çıkmasına ve partilerin her bir ayrı telden çalan raporlar hazırlamasına tanık olduk.

Erdoğan umduğunu bulamadı
Bütün bunların yaşanmasının asıl nedeninin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutukluğu olduğu tespiti doğru. Fakat Erdoğan’ın işi neden ağırdan aldığı konusunda farklı görüşler var. Bunların her birinin değişik açılardan haklılık payı bulunuyor ama şahsen esas olarak 19 Mart sürecinden istediği sonucu alamamasının Erdoğan’ı “çözüm süreci” konusunda ürkekleştirdiğini düşünüyorum.
Eğer CHP 19 Mart ile birlikte iç tartışmalara boğulsa, toplum bu operasyonlara tepki göstermek yerine “amma yemişler” gibi sözlerle yargıyı alkışlasa, Özgür Özel kendisine defalarca yapılan “İmamoğlu’nu satma” tekliflerinin cazibesine kapılsa bambaşka bir “çözüm süreci”biz olabilirdi.
Bir de tabii CHP başta olmak üzere muhalefet çevrelerinde gözlenen çözüm sürecine yönelik ilgisizilik ve bunun 19 Mart sürecine karşı mücadeleyle meşrulaştırılma çabasını da unutmamak lazım.

Önümüze bakalım
Evet 2025 berbat bir yıldı. 2026’ın daha da kötü olma ihtimalini akıldan çıkarmadan onu “daha iyi” bir yıla dönüştürebilmek pekala mümkün. Bu noktada şu hususlar 2026’nın ilk günlerinden itibaren belirleyici olacak:
1)  İBB yargılamaları
2)  Başta Suriye olmak üzere bölgedeki stratejik gelişmeler
3)  Komisyonun ortak raporu ve bundan hareketle TBMM’de yapılacak yeni yasal düzenlemeler.
Hepinize mutlu bir 2026 diliyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
28.12.2025 2025’in ardından: “Beni sürecim senin sürecini döver!”
27.12.2025 Suriye’de bilek güreşi sürüyor
26.12.2025 Sürecin gidişatı: Temkinli iyimserlikten temkinli kötümserliğe
25.12.2025 Kadın düşmanları ve ırkçılar el ele
24.12.2025 Kürt sorununda İsrail faktörü
23.12.2025 CHP’nin Kürt sorunu ve Leyla Zana sınavı
23.12.2025 Çözüm sürecinin önündeki Suriye engeli aşılabilecek mi? Roj Girasun değerlendiriyor
22.12.2025 Sadettin Saran’ın çiğnenen onuru
21.12.2025 Mehmet Akif Ersoy operasyonu: “İlk taşı aranızda günahsız olan atsın”
21.12.2025 Habertürk’ün faturası kadınlara kesiliyor
28.12.2025 2025’in ardından: “Beni sürecim senin sürecini döver!”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı