AK Parti’de çarşı karıştı mı?

30.09.2025 medyascope.tv

30 Eylül 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. AK Parti’de çarşı karıştı mı? Soru çok açık ve net ve şu günlerde çok konuşuluyor. Benim buna vereceğim cevap, önce hızlıca vereyim ama anlatacaklarım da var: Hayır ama henüz değil. Bunun işaretleri var, çarşı karışabilir, karışmaya doğru gidiyor ve farklı farklı konularda farklı farklı sesler duyuyoruz. Bu aslında CHP’ye yönelik yargı operasyonlarına yönelik tepkilerde de karşımıza çıkmıştı. Birtakım medyadaki AK Parti sözcüleri olarak bileceğimiz yandaş gazetecilerden: ‘‘Yeter artık bu kadar. Artık CHP’nin Özgür Özel’in CHP’si olduğunu kabul etmemiz lazım,’’ diyenler çıktı. Bunu gördük. İçeride mesela eski AK Partili avukat Mücahit Birinci’nin yaptığı işler üzerine konuşanlar çıktı ya da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum hakkında laflar edenler çıktı. Ona karşı çıkanlar, onu destekleyenler küçük çaplı böyle mevzi savaşları var.
Son günlerde neler var? Bir kere meslektaşım ve arkadaşım Faruk Bildirici’nin patlattığı büyük bomba. Ne o? Uçakta gazeteciler Cumhurbaşkanına soracakları soruları önceden veriyorlar. Sonra o sorular soruluyor ve Erdoğan da ne olduğunu bildiği sorulara cevaplar veriyor ve o cevaplar yine İletişim Başkanlığı tarafından deşifre edilip servis ediliyor. Bunu çıkarttı ortaya. Ama burada şöyle bir şey var: Bunu bir akıl yürütmeyle çıkartmadı. Belgeledi bir anlamda. Çünkü daha uçaktaki basın toplantısı başlamadan önce bu soruları ve kimlerin soracağını ve hatta sırasını öğrenmiş. Ne olur ne olmaz diye akşam vakti gece vakti olduğu için noter bulamayacağı için iki meslektaşına da bunu söylemiş, onları da tanık etmiş ve tabii ki bu sorular bir yerden sızdı. Kimden sızdı? İktidarla ilişkisi olmayan kişilerin bunu edinme imkanı yok. Belli ki bir şekilde bu olaya dahil olan birilerinden sızdı. Bu küçük gelebilir ama bence önemli bir husus. Ama onun ötesinde gördük ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika gezisinin ardından birtakım kişiler birbirleriyle CNN Türk’te Hande Fırat ve Melik Yiğitel birbirleriyle herkesin göz önünde, herkesin gözü tabii canlı yayında bayağı bir tartıştılar. Tartışma biraz hafif kaçar ve oradaki mesele de aslında Erdoğan’a yeterince sahip çıkıp çıkmama meselesiydi.
Fakat en önemli sızıntı bence Özgür Özel’in Boeing açıklamasıydı. Erdoğan’ın Trump’la Beyaz Saray’da görüşme karşılığında 300 Boeing siparişi vereceğini, canlı yayında vereceğini söylediği iddiası. Kime söylüyor bunu? Oğul Trump’a yani Donald Trump Jr.’a söylüyor. Hatırlayacaksınız, ilk olarak oğluyla Dolmabahçe’de görüştüğünü söyledi Özgür Özel. Kimseden ses çıkmadı. Birtakım medya kuruluşları güvendikleri kaynaklardan bu bilgiyi doğruladılar. Bu medya kuruluşları da tabii ki yabancı medya kuruluşları, doğruladılar. Ardından Boeing meselesini söyledi. Bunu kim doğruladı? Trump doğruladı. Özgür Özel’in açıklamasından hemen sonra bir sosyal medya paylaşımında Erdoğan’ı Beyaz Saray’da kabul edeceğini ve onunla çok sayıda Boeing ve F-35, F-16 konuşacaklarını söyledi. Bunlar peş peşe gelen hususlar ve üst üste gelen hususlar. Birbirinden farklı gibi gözüken hususlar ama bir şeylerin tam gitmediğini bize gösteriyor. Özgür Özel bu bilgiyi AK Parti’den mi aldı, iktidar çevresinden mi aldı yoksa Amerikan tarafından mı aldı? Her ikisi de aslında AKP’de işlerin çok da iyi gitmediğinin bir işareti.
Fakat esas bomba – ki bu başlığı en çok gerektiren olay – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ‘‘KAAN’’ açıklaması oldu. İnanılır gibi değil, öyle söyleyeyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaten fazla ses getirmeyen Washington ziyaretinin hemen ardından Amerika’daki engeller nedeniyle ‘‘KAAN’’ için gerekli motorların lisansının çıkarılamadığını söyledi Hakan Fidan. Alenen söyledi, yani böyle bir rivayet edilmedi, sesi var, duyuyoruz. Niye söyledi? Şimdi şöyle söyleyelim, dün Kadri’yle yayında da konuştuk bunu, mesela ben diyelim ki bir yayında: ‘‘Ya biliyor musunuz, KAAN uçaklarında çok ciddi bir sorun varmış çünkü motorları için lisans alınamıyormuş,’’ gibi bir şeyi söyleyecek olsam dezenformasyon yasasından şundan bundan başıma iş gelebilirdi. Kamuoyunu yanıltmak hatta kamu düzenini bozmak diye bu dile getirilebilirdi, gündeme gelebilirdi. Ama Hakan Fidan bunu yaptı ve nitekim hemen ardından, hemen ardından değil aslında, önce insanlar bir şok oldular sonra Savunma Sanayiinin yetkilileri: ‘‘O öyle değil, böyle,’’ diye uzun uzun açıklamalara giriştiler. Yani Hakan Fidan’ın iki cümlesine karşılık 3 paragraf, 4 paragraf açıklamalar. Şimdi Hakan Fidan gibi deneyimli birisinin, çok kritik noktada olan birisinin ve uzun süre istihbarat teşkilatında üst düzey yöneticilik yapmış birisinin bir lafın nereye gideceğini, nasıl etki yapacağını bilmemesi diye bir şey olamaz.
Yani bunu bir hata olarak görmek mümkün mü? Açıkçası emin değilim. Yani böyle ağzından kaçtı, bu pek olacak bir şey değil ama böylesine etki yaratacak bir olayı neden yaptı? İşte orada milyon teori üretildi. Komplo teorisi, birtakım spekülasyonlar, Erdoğan sonrası AK Parti’de liderlik savaşı, Erdoğan ailesinden birilerinin hazırlandığı iddiası ya da Hakan Fidan’ın bunun için kolları sıvadığı iddiası şu bu. Bunların hepsini zamanla belki biraz daha net göreceğiz ama şu hâliyle baktığımız zaman bütün bu peş peşe gelen, kimisi çok önemli olmayan, kimisi nispeten daha önemli olan, Hakan Fidan olayı bambaşka, yani o bir zirve açıkçası. Bütün bunlar bir şeylerin yolunda gitmediğini, içeride birtakım köşe kapmacaların olduğunu düşündürtüyor. Hatırlayacaksınız, biliyorsunuz AK Parti ile MHP arasında, Erdoğan’la Bahçeli arasında sorun olduğu, birtakım çekişmeler olduğu özellikle çözüm süreci bağlamında söyleyenler… Mesela Mümtaz’er Türköne, mesela ben; bizde çok insanlar dalga geçtiler, ‘‘Böyle şey olur mu? Aslında her şey danışıklı gidiyor,’’ diye. Şimdi daha o meseleyi insanlar sindirememişken AK Parti’nin içerisinde bir şeyler olduğu iddiaları, spekülasyonları her geçen gün önümüze çıkıyor. Bir de hatırlayın, küçük de olsa bir yerin AK Partili ilçe belediye başkanı yolsuzluktan tutuklandı ve AK Parti’nin çok sayıda il başkanı görevden el çektirildi, yani istifaya zorlandı. O da işin bir başka boyutu olarak duruyor.
Benim düşüncem şu: Erdoğan korkusu, Erdoğan çekincesi nedeniyle kimse AK Parti’de kolay kolay bir iktidar mücadelesine giremez ama Erdoğan’ın gücünün azaldığı, etkisinin azaldığı da bir gerçek. Dolayısıyla birileri bu durumdan birazcık cesaret alıp bir şeylere girişiyor olabilir. Fakat şunu özellikle söylemek istiyorum: Erdoğan’dan sonrası için yapılacak olan, şimdiden yapılan ya da yapılacak olan iktidar mücadelelerinin pek bir anlamı olmayacak. Çünkü Erdoğan sonrası AK Parti’nin pek bir geleceği olmayacak. Şu hâliyle AK Parti’yi Erdoğan ayakta tutuyor, tek adam olarak ayakta tutuyor ama tek adam olduğu için de AK Parti’yi her geçen gün etkisizleştiriyor. Dolayısıyla bunları son bir çaba olarak, birilerinin son bir çabası olarak görmek mümkün. Ama tekrar söylüyorum, Hakan Fidan’ın ‘‘KAAN’’ açıklaması gerçekten bambaşka bir olay. Ne olduğunu öğrenebilecek miyiz bilmiyorum ama o olayından sonra en azından Hakan Fidan’ın siyasi kariyerinde ‘‘KAAN’’ açıklamasının çok önemli bir milat olacağını söylemek mümkün.
Peki bugün kime ithaf edelim? Maria Callas’tan bahsetmiştim, ona bir ithafım olmuştu. Şimdi Maria Callas gibi, belki ondan daha iyi, daha başarılı bir kadın şarkıcıya, Mısırlı bir isme: Ümmü Gülsüm’e. Bir dönem çok dinledim ve her seferinde, her dinlediğimde tüylerim diken diken oluyordu. Şimdi yaşlandıkça biraz daha rahat dinleyebiliyorum, yine dinliyorum. Muazzam bir ses, herhâlde Mısırlıların ve belki de Arap dünyasından çıkmış en büyük ses, öyle söyleyebiliriz. En azından Mısır için öyle ama dünya için büyük ölçüde herhâlde çok yukarılarda bir yerdedir. Fakir bir imamın kızı olarak doğmuş. Mısır’da – ki o zaman Mısır bağımsız bir ülke değil – doğmuş ve önce dinî ilahilerle başlamış. Sonra adım adım kendini geliştirmiş ve belli bir aşamada Kahire’ye yerleştikten sonra artık Arap dünyasının en önde gelen şarkıcısı olmuş. Bir dönem, özellikle İsrail’le çekişme dönemlerinde, savaş dönemlerinde Arap milliyetçiliğinin sesi gibi olmuş birisi. Çok siyasî denebilecek şarkılar da söylüyor, dinî şarkılar da söylüyor ama tabii ki en çok da olan aşk şarkıları, bir ‘‘primadonna.’’ 1975 yılında hayatını kaybetmiş bir büyük sanatçı. Eğer kazara dinlemediyseniz muhakkak dinleyin derim. Filmlerde de oynamış, kendisi de birtakım besteler yapmış ama esas olarak Mısır’ın önde gelen bestecilerinin eserlerini seslendirmesiyle bilinen başlı başına bir fenomen. Kolay kolay unutulacak birisi değil ve isim olarak da birçok kişinin Arap dünyasında ve Türkiye’de de insanların kız çocuklarına verdiği bir isim idi en azından bir zamanlar. Saygıyı fazlasıyla hâk eden bir isim Ümmü Gülsüm. Ona bu yayını ithaf ediyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
03.10.2025 CHP’nin “değerli” yalnızlığı
02.10.2025 CHP’nin TBMM’de Erdoğan boykotu yanlış mıydı?
01.10.2025 Trump’ın Gazze planı Erdoğan’ı çok zorlayacak
30.09.2025 AK Parti’de çarşı karıştı mı?
29.09.2025 Turgay Ciner operasyonunun anlamı
28.09.2025 Bazı muhalif medya kuruluşları ve siyasetçilerin hiç tuhaf olmayan süreç karşıtlığı
28.09.2025 Özgür Özel Erdoğan’ın üstüne üstüne gidiyor
27.09.2025 Trump’ın ipiyle kuyuya inilir mi?
26.09.2025 Trump’ın bahşettiği meşruiyetle nereye kadar gidilebilir?
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı