Özgür Özel Erdoğan’ın üstüne üstüne gidiyor

28.09.2025 medyascope.tv

28 Eylül 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı
Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. Dün Cumhuriyet Halk Partisi’nin Afyon’da yaptığı mitingi izledim. Afyon’dan değil, internetten izledim ve ne zamandır kafamda olan bir şeyin daha da netleştiğini gördüm. O da Özgür Özel’in Erdoğan’a alenen savaş açması, onun üstüne üstüne gitmesi ve bir anlamda onu kışkırtması, tahrik etmesi diyebiliriz. Birazdan örneklerini vereceğim.
Şimdi bu, daha önce CHP’nin genel başkanlarının, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun özellikle, Deniz Baykal’ın da çok yaptığı bir şeydi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı süresince Muharrem İnce’nin de yaptığı bir şeydi ve bunlar işe yaramadı. Yani Erdoğan’la uğraşmak, Erdoğan’ı esas olarak muhatap almak işe yaramadı. Erdoğan’ın da hatta hoşuna gitti. Çünkü böyle yaptıkları zaman tam anlamıyla siyaset üretemediler. Erdoğan zaten o dönemlerde hep en güçlüydü. Gücü vardı, %50 civarında oylar alıyordu. Her dönem, yanında gücüne güç katan bir müttefiki vardı ve CHP liderlerinin ya da CHP adaylarının sadece bir Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyaset yapması hoşuna gidiyordu, reklamı oluyordu diyelim. Buna özellikle, hatırlayanlar olacaktır, Muharrem İnce’nin adaylığı süresince bunun çok net bir şekilde yanlış olduğunu söylemiştim. Bana kızanlar da olmuştu ama seçimin daha ilk turunda Erdoğan’ın kazanması da Muharrem İnce’nin bu stratejisinin yanlış olduğunu bize gösterdi. Bugün aynı şeyin benzerini Özgür Özel yapıyor. Aynı şekilde hata mı yapıyor? Bu konuda kafamın çok net olduğunu söyleyemem ama aradan geçen zaman içerisinde çok büyük farklar var, onu özellikle görmek lazım. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti, yani en son 31 Mart yerel seçimlerinden öyle çıktı. Kamu araştırmalarına göre de öyle çıkıyor büyük ölçüde. Tabii öyle çıkartmayan kamuoyu araştırmaları da var ve CHP, 19 Mart’tan bu yana teslim olmuyor. Hatta tam tersine, yargı üzerinden kendisine yöneltilen saldırılara hem cevap veriyor hem de bunları karşı saldırıya çevirebiliyor.
Şu hâliyle bakıldığı zaman üstünlük Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Erdoğan’ın gücünün azaldığını görüyoruz, daha da azaldığını görüyoruz ve bir de burada tabii çok önemli bir husus var: derin bir ekonomik kriz var, çözüleceğe benzemiyor. Ve zaten Özgür Özel’in Erdoğan’a yönelik saldırılarının büyük bir kısmı da buradan besleniyor. Özellikle yoksullaşma üzerine, emekliler üzerine, asgari ücret üzerine söyledikleriyle Erdoğan’ı bir anlamda köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Yani Erdoğan’a yönelik eleştirileri ideolojikten ziyade siyasi ve bir karşılığı olan, toplumsal bir karşılığı olan şeyler. Daha önceki eleştiriler büyük ölçüde ideolojikti. Büyük ölçüde ideolojikti. Erdoğan’ın kişiliğine, daha çok kişi olarak Erdoğan’a yönelikti. Burada Özgür Özel’in yaptıklarının büyük ölçüde Erdoğan’ın politikalarının, AK Parti iktidarının yarattığı memnuniyetsizliğin üzerine gittiğini görüyoruz, bir boyutu bu. Bir diğer boyut, özellikle bu Trump olayıyla beraber bunu yapmaya başladı, bu ‘‘meşruiyet’’ meselesini duyduğu andan beri bunu çok ciddi bir şekilde kullanıyor. Hatta Cumhuriyet Halk Partisi, biliyorsunuz, Meclis açılışına gitmeme kararı aldı. Niçin? Erdoğan’ı meşru görmediklerini ilan ettiler ve Erdoğan açılışta konuşma yapacağı için – ki geçen sene Erdoğan’ı izlemişlerdi, dinlemişlerdi – bu sene hiçbir şekilde Meclise gitmeyeceklerini söylediler ki bu, o meşruiyet tartışmasını bayağı bir parlatacakları, sürdürecekleri anlamına geliyor. Orada bir başka yaptığı husus da şu, ki çok önemli: Gazze meselesi. Gazze meselesini Özgür Özel bir süredir çok ciddi bir şekilde Erdoğan aleyhine kullanıyor, Erdoğan’a karşı kullanıyor.
Şunu diyebilirsiniz: Gazze Türkiye’de kamuoyunu ne kadar ilgilendiriyor? Tabii ki herkes Gazze’nin yanında ama Türkiye’nin kamuoyunun, sıradan insanının önceliği olduğu söylenemez. Fakat burada şöyle bir husus var: Erdoğan Türkiye’de siyaset yapmayı büyük ölçüde bırakmış durumda. Yani herhangi bir konuda bir siyaset üretimi yok ve siyaset üretimini de büyük ölçüde dış politika üzerinden ve özellikle de Gazze üzerinden yapıyor. Yani Erdoğan’ın son dönemde siyaseten söylediği belki de yegâne şey Gazze. Ama bir diğer yandan Trump’a olan bağımlılığı var ve Trump’ın da Gazze’deki soykırımın aslında sponsoru olması realitesi var ve Erdoğan bu anlamda zor durumda idi, hâlâ öyle ve böyle olmaya da devam edecek. Özgür Özel de bunu çok ince bir şekilde, ince diyorum ama çok da ince değil aslında, sık sık kullanıyor. Dünkü mitingde söylediği ‘‘Bana dostunu söyle’’ lafından hareketle ‘‘Erdoğan’ın dostu Trump, Trump’ın dostu Netanyahu. Dolayısıyla Erdoğan, Netanyahu’nun dostudur’’ sözü çok ağır. Erdoğan’ı çok rahatsız edecek, Erdoğan destekçilerini de çok rahatsız edecek bir meydan okuma yani bir tür düello çağrısı gibi. Sadece ondan ibaret değil tabii. Özellikle Gazze meselesinde ama diğer birçok meselede bunu yapıyor. Mesela dün, sağlık emekçileriyle ilgili söylediği bir söz vardı. Çok ince bir espriydi, onu söylemeden edemeyeceğim. Erdoğan: ‘‘Sizin değeriniz ödenemez’’ dedi sağlık emekçilerine ve ‘‘Ödemedi’’ diye söyledi Özgür Özel ve kendisi ödeyeceğini söyledi. Yani sağlık emekçilerinin haklarına sahip çıkacağını söyledi. Şimdi bu durum, üstüne üstüne gitme durumu, bence Erdoğan’dan bir cevap alacak. Eskisi gibi rahat olduğunu söyleyemem. Kılıçdaroğlu’nun, Deniz Baykal’ın ya da Muharrem İnce’nin kendisine yönelttiği – ki çok sert saldırılar da oluyordu – saldırılar gibi algıladığını düşünmüyorum. Çünkü o tarihlerde, tekrar söylüyorum, güçlüydü. Şimdi gücü her geçen gün eriyor ve dolayısıyla bu saldırılar onu çok ciddi bir şekilde rahatsız ediyor olması lazım ve buna karşı bence yakın dönemde sert cevaplar hazırlayacak.
Bu cevaplar ne olacak? Şimdi normal olarak olması gereken siyasi cevaplardır. Mesela Gazze konusunda söylediklerine karşı siyaseten bir şeyler yapmaktır. Onu yapabilir mi, bilmiyorum. O zaman karşımıza yine siyaset yapmayıp yargı eliyle cevap verme gibi seçenekler çıkabilir. Geçen Fatih Altaylı, bu konuda Meclisin açılmasından sonra Erdoğan’ın sertleşeceğini söylemiş. Kendisini ziyarete gelen herhâlde CHP’li milletvekilleriyle yaptığı sohbetlerden hareketle böyle bir ihtimal de olabilir, başka şeyler de olabilir ama önümüzdeki dönemde çok ciddi bir Erdoğan-Özgür Özel düellosuna tanık olabiliriz. Şu anda var gibi ama daha çok Özgür Özel saldırıyor. Erdoğan’ı zayıf yerlerinden yakalıyor, üstüne üstüne gidiyor ama Erdoğan çok fazla buna doğrudan cevap verme yoluna gidemiyor. Örneğin, son Amerikan gezisinin dönüşünde hiçbir zafer havası içinde değildi Erdoğan. Bir gazetecilere yaptığı röportaj diyeceğim ama röportaj değil, verilen soruları cevaplandırdı biliyorsunuz. Orada da ‘‘birtakım karanlık senaryolara rağmen,’’ falan dedi. Laf edenlere rağmen başarılı olduğunu söyledi ama mesela havaalanında onu karşılamaya gelen insanlar, bunu bir kutlamaya dönüştüren insanlar yoktu. Bir dünya liderini karşılama havası yok. Amerika gezisinden bence bir şekilde bir buruklukla döndü ve önümüzdeki dönemde, herhâlde çok yakın bir zamanda, bunun ilk işaretini herhâlde Meclisin açılış gününde de göreceğiz. Bunlara karşı, bu saldırılara karşı cevap verme yoluna gidecektir. Bu da CHP ile AK Parti arasındaki ilişkileri iyice kopuşa götürebilir. Neyse şimdilik burada duralım, izleyelim.
Peki, bugünün ithafı kim olsun? Bugünün ithafı şu anda yaşayan en büyük kadın oyunculardan birisine, Meryl Streep’e olsun. Ben kendimi bildim bileli Meryl Streep seyrediyorum ama esas olarak çok ilginç, 1980’li yıllardan itibaren daha çok bilinen birisi. Şu anda 76 yaşındaymış, hiç gösterdiğini söyleyemem. Çok filmde oynadı, çok başarılı oldu. Üç kere Oscar almış ama sadece Oscar da değil. Aynı zamanda Meryl Streep siyasi olarak da bir duruşu olan birisi. Trump’ın nefret ettiği birisi. O Trump’tan nefret ediyor, Trump ondan nefret ediyor. Onun hayatını okurken bilmediğim bir şey öğrendim: İlk aşkı John Cazale’mış. Çok ilginç bir oyuncuydu, çok erken yaşta kanserden hayatını kaybetmiş bir oyuncuydu. Onun ölümüne kadar yanında durmuş ve öyle bir acıyı yaşamış bir kadın. Komedilerde de oynadı, dramlarda da oynadı, macera filmlerinde de oynadı, her şeyi oynadı ve tiyatro yapıyor. Her alanda sesini duyuran ve televizyon dizilerinde de var biliyorsunuz. Her vesileyle karşımıza çıkıyor kendisi. Eksik olmasın. Çok büyük oyuncu. Kendisine saygılarımı ve hayranlıklarımı iletiyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler diliyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
03.10.2025 CHP’nin “değerli” yalnızlığı
02.10.2025 CHP’nin TBMM’de Erdoğan boykotu yanlış mıydı?
01.10.2025 Trump’ın Gazze planı Erdoğan’ı çok zorlayacak
30.09.2025 AK Parti’de çarşı karıştı mı?
29.09.2025 Turgay Ciner operasyonunun anlamı
28.09.2025 Bazı muhalif medya kuruluşları ve siyasetçilerin hiç tuhaf olmayan süreç karşıtlığı
28.09.2025 Özgür Özel Erdoğan’ın üstüne üstüne gidiyor
27.09.2025 Trump’ın ipiyle kuyuya inilir mi?
26.09.2025 Trump’ın bahşettiği meşruiyetle nereye kadar gidilebilir?
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı