El Kaide hakkında yanlış bildiğimiz on şey
1. Aslında El Kaide diye bir örgüt yok
Sadece Türkiye’de değil dünyada çok kişi El Kaide diye bir örgütün olmadığını, ona atfedilen bütün eylemlerin şu ya da bu gizli servisin komploları olduğunu savunuyor. Halbuki farklı ülkelerden tarafsız gözlemciler ve araştırmacılar, El Kaide’nin tohumlarının 1980 sonlarında Afgan cihadına katılan başka ülkelerden gönüllü İslamcılar arasında atıldığını belirlemiş durumda. “Global cihad” fikrinin mimarı Filistinli ilahiyatçı Dr. Abdullah Azzam’ın öldürülmesinin ardından yerine geçen Usame bin Ladin, bu gönüllülerin bazılarıyla ayrı bir örgütlenmeye gitti. El Kaide (Temel-Taban) olarak adlandırılan bu şebeke, birinci Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan ve ABD’ye tavır aldı. Kasım 1995’de 17 kişinin öldüğü Pakistan’daki Mısır Büyükelçiliği’nin bombalanması El Kaide’ye atfedildi, tıpkı Haziran 1996’da Suudi Arabistan’ın Hobar kentinde 19 Amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama gibi. 23 Ağustos 1996 günü bin Ladin “Kafirleri kutsal topraklardan kovun” çağrısıyla ABD’ye cihad ilan etti. Şubat 1998’deyse Mısır, Bangladeş ve Pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte Yahudilere ve Haçlılara Karşı Uluslararası İslami Cephe’yi kurdu. Kuruluş bildirgesinde “Her Müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker Amerikalı öldürmek farzdır” dendi. İlk büyük eylem, 7 Ağustos 1998 günü Amerikan askerlerinin Kutsal Topraklar’a girişinin sekizinci yıldönümünde Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçiliklerinin havaya uçurulup toplam 257 kişinin öldürülmesi oldu.
2. El Kaide’yi Batılı gizli servisler kurdu
Afganistan’da savaşan ve “Afganiler” olarak adlandırılan ilk gönüllülerin, Sovyetler Birliği’ni engellemek isteyen ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan ve Çin gizli servisleri tarafından teşvik ve finanse edildiği, eğitildiği doğru. Fakat Kızıl Ordu’nun Afganistan’ı terkinden sonra bu savaşçılar kendi hallerine bırakıldı. El Kaide’nin ete kemiğe bürünmesi de bu aşamadan sonra gerçekleşti.
3. El Kaide gizli servislerin denetiminde
Suudi Arabistan, Pakistan, Mısır gibi ülkelerin gizli servisleri, kendi iç güvenliklerini temin için Afganileri takip etmeyi, içlerine sızmayı ihmal etmediler. Ama onların faaliyeti El Kaide’yi denetim altına alma çabasıyla sınırlı; manipüle edebileceklerine dair hiçbir işaret yok. Batılı istihbarat örgütleriyse olayın önemini çok geç kavradılar. Değişik vesilelerle dile getirdikleri gibi El Kaide’ye sızmakta çok zorlanıyorlar. Bu nedenle müslüman ülke servislerinin yardımına ihtiyaç duyuyor ve ağırlığı teknik istihbarata veriyorlar.
4. Bu kadar büyük ve profesyonel eylemleri El Kaide yapmış olamaz
Pekala olabilir, çünkü söz konusu olan kişiler Afganistan ve Çeçenistan’da Rusya’ya, Somali’de ABD’ye, Bosna’da Sırplara, Keşmir’de Hindistan’a ve diğer bölgelerde başka ülke ordularına karşı savaşıp deneyim kazandılar. En önemlisi, ilk aşamada çok yetkin Batılı uzmanlardan her türlü gerilla eğitimini aldılar.
5. Bu eylemleri El Kaide’nin finanse etmesi imkansız
El Kaide’nin çok fazla mali sıkıntı çekmediği söyleniyor. Her şeyden önce Usame bin Ladin çok zengin ve parasını uluslararası piyasalarda işletiyor. Suudi Arabistan başta olmak üzere, özellikle Körfez ülkelerinden bazı zengin Arapların El Kaide’ye sponsorluk yaptığı da sır değil. Kaldı ki El Kaide eylemlerinin yarattıkları etkiye kıyasla çok ucuza çıktığı da ortada.
6. El Kaide liderleri bu denli karmaşık stratejiler geliştiremez
11 Eylül’ün ardından bazı Türk “analistler” bin Ladin için “New York’ta iki kazı bile güdemez” diye yazmışlardı, ama aynı bin Ladin Afganistan operasyonundan bie kurtuldu ve eylemlerini sürdürüyor. Zaten El Kaide bin Ladin’den ibaret değil. Örneğin en yakın yardımcılarından Mısırlı Eymen el Zevahiri, köklü bir aileden gelen bir doktor ve düşmanları da kendisinin entelektüel kişiliğini takdir ediyor.
7. El Kaide bir çapulcu örgütü
El Kaide’de çoğunluğu İslam dünyasının en geri kalmış yörelerinden yoksul gençlerin oluşturduğu kesin, ama şebeke içinde Zevahiri gibi, çok sayıda iyi eğitim görmüş (özellikle de Batı üniversitelerinde) militan da var. 11 Eylül eylemcisi Muhammed Atta bunlara bir örnek.
8. El Kaide bir Arap örgütü
Lideri ve yöneticilerinin çoğu Arap kökenli olmakla birlikte El Kaide’de başın dan itibaren diğer etnik kökenlerden müslümanlar da yer alıyor: Pakistanlı, Uygur, Çeçen, Tacik, Özbek, Endonezyalı, Malezyalı gibi. Bunların arasında kuşkusuz Türkler de, hatta İslamiyeti sonradan seçen Batılılar da var.
9. El Kaide sadece Batılılara vuruyor
Görünürde Batılı stratejik hedeflere vuruyor gibi görünen El Kaide masum sivilleri öldürmekten hiç çekinmedi. Kenya, Tanzanya ve ABD’de yüzlerce kişi doğrudan tarafı olmadığı bir savaşın kurbanı oldu. Daha önemlisi Suudi Arabistan, Endonezya, Fas, Tunus ve Türkiye’deki eylemlerde, çoğu Müslüman bu ülke vatandaşları da hayatını kaybederken, buralardaki rejimler de hedef alındı.
10. El Kaide Türkiye’ye saldırmaz
Yıllarca yetkili-yetkisiz çok sayıda Türk, El Kaide’yi uzak bir olgu olarak gördü ve önemsemedi. İşte bir haftadır en çok bu yanlışın bedelini ödüyoruz.