Ne Mursi, ne Sisi: Ekmeleddin İhsanoğlu

18.06.2014 Vatan

Akşam Gazetesi dünkü nüshasının çatısından, Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP ile MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanmasını "Çatıda Sisi var" başlığıyla, dalga geçerek duyurdu. Kasıt açık: Mısır’da General Abdülfettah el Sisi komutasındaki ordunun Müslüman Kardeşler’den Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirmesine, o tarihte İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri olan İhsanoğlu’nun sessiz kalmasını hatırlatarak muhafazakâr seçmenin ona yönelmesinin önünü almak. (Hatırlanacaktır, zamanında Başbakan Erdoğan ve iktidar partisinin bazı sözcüleri İhsanoğlu'nu bu nedenle eleştirmiş, ama İİT’nin arkasındaki esas güç olan ve darbeyi alenen destekleyen Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleerinin yöneticilerine dokunmamışlardı.)
İktidara yakın çevreler kendisine Sisi muamelesi yaparken, muhalefet kanadı içinde özellikle laikliğe duyarlı çevrelerde, İhsanoğlu’nu zıt bir şekilde Mursi gibi bir İslamcı görenlerin seslerinin gür çıktığına tanık olduk.

Sağcı aydınların son örneği

Babası sürgün olduğu için Mısır’da doğduğu ve Türkiye’ye ilk kez 27 yaşında geldiği için Mısırlı bazı kişilere benzetilmesi bir yere kadar anlaşılabilir ancak İhsanoğlu’nun Sisi ve/veya Mursi’ye benzetilmesi haksızlık olur. Hele siyasi rakiplerinin onu itibarsızlaştırmak için ortamlara göre bu iki zıt benzetmeden uygun olanını kullanmaya kalkmasıysa tek kelimeyle ayıp olur.
Prof. İhsanoğlu’nu belli ölçülerde tanıyorum ve onun İslamcı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Benim gözümde o, bir zamanlar Türk siyasetinde epey etkili olan, fakat Milli Görüş partilerinin (RP, FP, AKP) öne çıkmasıyla, bir müddet onlarla birlikte hareket edip daha sonra sahne gerisine çekilmek zorunda kalan milliyetçi-muhafazakâr aydın tipolojisinin (ki Türk-İslam sentezi bu kişiler tarafından geliştirilmişti) son örneklerinden biri. Geçmişte bu sağcı aydın grubu tarafından epey hırpalanmış ve şeytanileştirilmiş olan CHP’nin yıllar sonra o profile yakın birini bir tür kurtarıcı olarak sahiplenmesi kuşku yok ki kaderin bir cilvesi.
 
İhsanoğlu’nun şansı

İhsanoğlu’nun artıları ve eksileri üzerine çok şey söylendi, daha da söylenecek. Sanıyorum en büyük dezavantajı Türkiye’de fazla tanınmıyor olması. Bu açıdan bakıldığında, onunla birçok açıdan benzer özelliklere sahip olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç daha isabetli bir tercih olabilirdi. Üstelik Kılıç, İhsanoğlu gibi "aristokrat" değil de daha çok "halk adamı" izlenimi veriyor.
MHP seçmeninin İhsanoğlu’na antipatik bakmasını gerektirecek pek bir şey söz konusu değil. Buna karşılık CHP adayına oy vermeyi düşünmekle birlikte siyasi nedenlerle İhsanoğlu’na sıcak bakmayanlar olacaktır. Eğer HDP, adı sıkça geçen Selahattin Demirtaş’ı veya onun gibi güçlü bir ismi aday gösterirse, ilk turda bu tür seçmenin bir bölümünün oylarını alabilir. Bu arada, ikinci turda BDP/HDP oylarını kazanma potansiyelinin fazla olmaması da İhsanoğlu’nun ciddi bir handikapı olduğunun altını çizelim. CHP örgütünün bir kısmının kampanyaya yeterince önem vermeme ihtimali de İhsanoğlu’nu zorlayabilir.
Bununla birlikte ilk anda dile getirilen "CHP ve MHP Köşk’ü Erdoğan’a hediye etti" tespitlerinin fazlasıyla abartılı ve acımasız olduğu da ortada. Örneğin Prof. Nilüfer Göle’nin "İhsanoğlu'nun adaylığı Türkiye'nin çıtasını yükseltti. Kontratak yerine kontrast stratejisi" yorumu yapmış olması dikkat çekici. Nitekim AKP çevrelerinden gelen ilk tepkilerde de belli bir özgüven eksikliği, şaşkınlık ve kararsızlık ağır basıyordu.

Güle güle Ayşe Hanım

Ayşe Şasa kelimenin gerçek anlamıyla bir entelektüel, çok iyi bir insandı. "Temiz kalpli" tanımı sanki onun için bulunmuştu. Kendisiyle tanışmış, sohbet edip dertleşmiş olma imkanına sahip olduğum için çok mutluyum. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Türkiye’nin başı sağolsun.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı