Ne çok korkuyorlar!

09.05.2025 medyascope.tv

9 Mayıs 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. 19 Mart'tan bu yana çok şey yaşandı. Devlet bütün imkanlarını kullanarak Ekrem İmamoğlu'nu tasfiye etmeye çalışıyor, başaramıyor. İlk günden zaten başaramayacağı anlaşılmıştı. Ama ne yaptılar? Önce diplomasını iptal ettiler, sonra gözaltına aldılar, tutukladılar. En yakın bürokratlarını, danışmanlarını tutukladılar, ilçe belediye başkanlarını tutukladılar. İşin içerisine hem yolsuzluk hem de terör, yani kent uzlaşısı üzerinden katmaya çalıştılar; ama kamuoyunu ikna edici pek bir şey ortaya koyamadılar. İkinci bir operasyon oldu, oradan da pek bir şey çıkmadı. Ve CHP, 19 Mart'tan itibaren Türkiye'de siyaseti belirleyen ana güç oldu. Ve ‘‘Ne olacak, bundan sonra nasıl devam edecek?’’ soruları aklımıza geldiği zaman, genellikle kamuoyunun büyük bir kesimi, muhalif olsun, iktidar yanlısı olsun, iktidarın yani Erdoğan'ın gaza basmaya devam edeceğini söylediler. Yani daha çok baskı, daha çok sindirme dediler. Görüyoruz, oluyor. Sürekli bir şeyler oluyor; ama durduramıyorlar. Çok ilginç… Mesela ne oldu? Çarşamba akşamı Beyazıt'taki mitingde aydınlatma araçlarının miting alanına girmesine izin vermediler. İnsanlar cep telefonlarının ışıklarıyla ortalığı birdenbire aydınlattı. Küçük bir fikirle anında buna cevap verebiliyorsunuz ve bu sizin önünüze çıkartılan engeli aşmanıza ve engeli yaratanı pişman etmeye yol açıyor. Yani o sizi korkutmak istiyor ama korkmadığınızı gösterdiğiniz zaman, korkutmak isteyeni korkutur oluyorsunuz. Daha sonra ne oldu? Perşembe sabahı Ekrem İmamoğlu'nun X hesabına, eski adıyla Twitter hesabına erişim engeli geldi. Bir tarihte attığı bir tweet gerekçe gösterilmiş ama belli ki susturulmak istendi. Ve burada X yöneticileri, "Biz bu kararı doğru bulmuyoruz ama mecburuz" deyip mahkemeye başvurdular, şu oldu, bu oldu. Ama önemli olan nedir burada? Ekrem İmamoğlu, hapiste olmasına rağmen siyasette şu anda Türkiye'de siyasetin en önemli aktörü haline geldi ve korkutuyor, iktidarı korkutuyor. Oradan yaptığı açıklamalar neredeyse anında diyelim, o kadar olmasa bile, bir cezaevindeki birisinin… Diyelim ki bir şey yaşanıyor, bir saat sonra Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya hesaplarından o konudaki görüşlerini görebiliyoruz. Yaptığı birtakım çağrıları ya da birtakım meydan okuyuşlarını görebiliyoruz. Burada da şu çok açık: Ekrem İmamoğlu cezaevinde olmasına rağmen iktidarı korkutmaya devam ediyor. Daha sonra bir baktık, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP yöneticileri hakkında, Ekrem İmamoğlu'nun bir duruşması sırasında yaşanan gerginlikler nedeniyle dava açıldığını, 15,5 yıl hapis istendiğini gördük. Bu da bizi şaşırtmadı. Çünkü Özgür Çelik, 19 Mart sonrasında Özgür Özel'le birlikte en çok sivrilen, siyasette etkili olan bir isim olarak karşımıza çıktı. O da iktidarın çekindiği, korktuğu isimlerden birisi oldu ve ona siyasi alanda bir şey söyleyemeyince, yargı üzerinden korkutmak, sindirilmek isteniyor. Sanmıyorum ki böyle bir sonuca yol açsın. Böyle bir sonuca yol açmasının imkanı yok, ama bu oldu. Diğer Özgür'e, Özgür Özel'e de malum, pazar günü saldırı yapıldı AKM'nin önünde, göstere göstere. Bir katil… İki çocuğunu birden öldürmüş birisini kullanabilecek kadar korkuyorlar. Çok ilginç… Ama Özgür Özel de ilk andan itibaren korkmayacağını söyledi. Çarşamba akşamı mitingde de dedi ki, "Mektubunuzu aldım, ne dediğinizi biliyorum, ben sizin tehdidinize boyun eğmeyeceğim" dedi. Korkutma genellikle korkanların başvurduğu bir şey. Siyasette de böyle oluyor. Korkutmaya çalışan kişinin, yargı üzerinden korkutmaya çalışan, sindirmeye çalışan kişilerin o kişilerden, hedef aldıkları kişilerden korktuğunu anlayabiliyoruz. Yargı kararları, erişim engelleri, ev hapisleri, şunlar, bunlar, birçok şey oldu, daha da olabilir; çünkü bütün bu baskılara rağmen, sindirme çabalarına rağmen, çok önceden görüldüğü gibi, bir korku eşiği aşıldı. O eşiği aşan insanlar, gençler, toplumun değişik kesiminden kadınlar, erkekler artık büyük ölçüde o korku eşiğini aşmış durumdalar ve dolayısıyla mücadelelerine kendilerince devam ediyorlar. Hedef olarak Özgür Özel çok net bir şekilde hedefi koydu. "Adayımızı yanımızda, sandığı karşımızda görmek istiyoruz" dedi, yani Ekrem İmamoğlu'nun bırakılması ve erken seçim dedi. İkisi aynı anda olacak şey değil, ama en azından ilki, Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması Türkiye'de bu korku üzerinden siyaset yapmanın bir anlamda sona ermesine yardımcı olabilir. Fakat içeride tuttukları müddetçe ve yeni yeni birtakım engellemeler çıkartmak istedikleri müddetçe biz onların korkuttuklarını değil, korktuklarını bir kere daha anlayacağız. Şu haliyle korkan kaybediyor, kaybını gizlemek için kazananı korkutmaya çalışıyor. Her korkutma hamlesi de kazanan tarafın, şu anda inisiyatifi elinde tutan tarafın daha güçlenmesine yol açıyor. Garip bir döngüye girdik. Bu döngüden çıkma kararı, siyasi iktidarın elinde. Bunu nereye kadar sürdürebilecekler? Çok sürdürebileceklerini sanmıyorum, ama ellerinde çok imkan olduğunu da biliyoruz. Her yerden bir şekilde engellemeler, yasaklamalar; bunları özellikle yargı eliyle yapmaya çalışacaklarını pekala düşünebiliriz. Fakat bana göre, böyle korkutarak kendi korkularını gizleme imkanları artık hiçbir şekilde kalmadı. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
11.05.2025 PKK kongresini topladı ancak sürece yönelik kuşku, kaygı ve itirazlar bitmedi
09.05.2025 Ne çok korkuyorlar!
05.05.2025 Sırrı Süreyya'yı gözyaşlarıyla uğurladık
05.05.2025 Türkiye Kürt sorununu neden çözemedi? Şimdi çözebilir mi? Hasan Cemal ile söyleşi
04.05.2025 Kürtler bu iktidara niçin ve nasıl güvensin?
04.05.2025 Necati Özkan ile söyleşi: “Millet ile devletin karşı karşıya geldiği her durumda kazanan millet olur”
04.05.2025 Erdoğan 19 Mart gibi vahim bir hatayı neden yaptı?
03.05.2025 "Heybede duran büyük turplar" ne zaman dökülecek?
01.05.2025 Altan Tan ile söyleşi: "DEM'in yarısı ve Kandil silah bırakma ve fesih konusunda ayak sürüyor”
01.05.2025 Prof. Evren Balta ile söyleşi: Dünyada ve Türkiye'de otoriter rejimlerin geleceği
11.05.2025 PKK kongresini topladı ancak sürece yönelik kuşku, kaygı ve itirazlar bitmedi
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı