Mansur Yavaş’ın Kürtlerle ne alıp veremediği var?

24.03.2025 medyascope.tv

24 Mart 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar ve iyi sabahlar. Zor bir dönemden geçiyoruz. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının gözaltına alınması ve sonra büyük bir kısmının tutuklanması… Dün yaşadık. Gözaltı çarşamba günü, tutuklanma dün yaşandı ve "Türkiye nereye gidiyor?" sorusu gerçekten önümüzde duruyor. Burada iktidarın, ki bunun Adalet Bakanı'nın söylediği gibi, yargıyla, bağımsız yargıyla falan alakası yok. Bu, siyasi bir süreç, bir operasyon. Burada iktidarın, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında rakip olarak Ekrem İmamoğlu'nu görmemesi olduğunu biliyoruz. Özellikle dün yapılacak olan CHP'nin ön seçiminden duyulan rahatsızlığın da çok etkili olduğunu biliyoruz. Ama buna rağmen ne oldu? Ön seçime katılım olağanüstü büyük oldu. Sadece CHP üyeleri değil, CHP üyesi olmayan kişiler de dayanışma sandıklarında oy verdiler. Tek aday da Ekrem İmamoğlu'ydu, biliyorsunuz. Normal şartlarda "Acaba ne kadar bir katılım olur? CHP, tek adaylı bu ön seçime üyelerini götürebilir mi?" diye sorular sorulurken bambaşka bir yere taşındı bu olay ve şu anda inisiyatif muhalefete ve özellikle Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmiş durumda. Burada iktidarın bu hamleyle Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde Ekrem İmamoğlu'nu sevmeyen, Özgür Özel'den memnun olmayan ve Ekrem İmamoğlu'na rakip olmayı düşünen kişilerin önünü açmayı hedeflediğini de tahmin ediyoruz. Ama o da tam ters etki yarattı. CHP'de, görünüşte en azından, bir kenetlenme oldu. Mansur Yavaş da yurt dışındaki gezisini kısa kesip Türkiye'ye döndü. Önce Ekrem İmamoğlu'nun ailesini ziyaret etti, sonra Saraçhane'ye geldi vesaire. Ama ortada çok ciddi bir pürüz var. O pürüzü şöyle görelim: Önce bir görüntü, Cizre'den bir görüntü. Şırnak'ın Cizre ilçesi, Kürt hareketinin Türkiye'de en güçlü olduğu yerlerden birisidir. Cizre'ye gazeteci olarak çok gitmişliğim vardır. Çok kritik, özellikle 90'lı yıllarda çok önemli bir yerdi. Çok ciddi çatışmaların da yaşandığı bir yerdi. Ve orada, Cizre'de Nevruz kutlaması var. Ve Nevruz kutlamasında bir polis memuru orada çocuklara pamuk şeker dağıtıyor. Açıkçası ben bu görüntüyü görmemiştim. Bu görüntüden haberim yoktu. Başkalarının da herhalde yoktu. Fakat bu görüntü ne zaman gündemimize geldi? Evet, görüntüyü görüyorsunuz. Bir polis memuru çocuklara pamuk şeker veriyor. Bu görüntü ne zaman Türkiye'nin gündemine geldi? Cumartesi akşamı Saraçhane'de gündeme geldi. Saraçhane'de Mansur Yavaş çıktı, konuştu. Konuşması tabii ki Ekrem İmamoğlu'na destek, oradaki gençlere destek, ağırlığı genç olan topluluğa destekti. Ve konuşmasının bir yerinde şöyle dedi: ‘‘Doğu’da bir parti eylem yaparken ve bana göre paçavra olan bayraklarını sallarken polis onlara pamuk şeker veriyordu.’’ Şimdi açıkçası çok acayip bir şey. Çocuklara veriliyor. Çocukların bayrak falan salladığı yok. Aileleriyle beraber gitmişler ve polis orada bir jest yapıyor. Ve güzel de bir şey. Çok da önemli bir şey değil aslında, normal bir şey. Ama öte yandan İstanbul'da polis gençlere çok kötü davranıyor. O da kötü bir şey. Ama bir kötülüğü eleştirirken bir güzelliği, iyi bir şeyi, olumlu bir şeyi böyle şeytanileştirmek ne anlama geliyor? Yani "paçavra olan bayraklarını sallarken… doğuda bir parti…" falan... Mansur Yavaş'ın Kürt meselesi karşısındaki duruşunu az buçuk biliyoruz. Kendisi ülkücü kökenli birisi ama Türkiye'de tüm ülkücüler böyle değil. Özellikle son dönemde MHP bambaşka bir yere geldi. Olabilir, bunlar çok anlaşılır bir şey. Mansur Yavaş cumhurbaşkanı olmak istiyor, bunu da biliyoruz. Hiçbir zaman reddetmedi. Ama şu anda durum biraz farklı, Ekrem İmamoğlu'nun durumu belli olmadığı için, bunu da biliyoruz. Mansur Yavaş, Kürtlerin oyunu istemiyor herhalde ya da "Olmasa da olur, olursa ne âlâ, olmasa da olur" diye düşünüyor herhalde. Onları almak için, fazladan kazanmak için bir şey yapma ihtiyacı hissetmiyor. Bu da siyasi bir duruş olabilir. Ama şöyle bir süreçte, bütün bunların hepsine "olabilir" diyorum, doğru olduğu anlamında değil. Zaten siyaseten bambaşka yerlerdeyiz kendisiyle. Benim Kürt sorununa bakışımla onun bakmayışı arasında dağlar gibi fark var. Ama bunlar aslında normal şeyler, bunların hepsi olabilir. Siyasetçinin tercihi bu olabilir. Ama böyle kritik bir dönemde Cumhuriyet Halk Partisi böyle büyük bir saldırı altındayken ve Mansur Yavaş da ilk kez bu kadar açık bir şekilde Cumhuriyet Halk Partisi kimliğiyle ortaya çıkmışken toplanmış kalabalıklara böyle bir konuşma yapması akıl alır bir şey değil. Doğal olarak ilk aklına geleni söylüyor herhalde ama biraz daha, biraz değil, çok daha dikkatli olması gerekirdi. Çünkü bu olay başladığı andan itibaren, yani diploma krizi, ardından gözaltı, DEM Parti, onun ‘‘bir parti’’ dediği parti, başından itibaren Ekrem İmamoğlu'nun ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin yanında oldu. Bunu biliyoruz. Önce Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları Saraçhane'yi ziyaret etti. Daha sonra Nevruz'a Özgür Özel çok çarpıcı bir mesaj yolladı, o okundu. Nevruz'da diğer Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan yaptığı konuşmada İmamoğlu olayına yer ayırdı ve çok net bir şekilde tavrını sergiledi. Bunu biliyoruz. Daha öncesinde Türkiye gezilerinde Ekrem İmamoğlu, bir önceki pazar günü Diyarbakır'da yaptığı konuşmada "Kürtler ‘Sorun var’ diyorsa vardır" dedi, Selahattin Demirtaş'a selam yolladı ve Kürtçe Nevruz kutlaması yaptı. Bütün bunlar yaşanıyorken, bunu yapınca sonra ne oldu? Pazar günü Yenikapı'da DEM Parti'nin organize ettiği Nevruz kutlamasında İstanbul'da Özgür Özel'in mesajı okunurken yuhalandı. Bu yuhalanmanın nedeninin Mansur Yavaş olduğunu orada zaten taşınan birtakım dövizlerde falan da gördük. Böyle kritik bir dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Özgür Özel'in her kesimin desteğine ihtiyacı olduğu bir dönemde, Mansur Yavaş'ın bu sözü Kürt seçmenin, DEM Partililerin kafasında birtakım soru işaretleri doğurdu. Yani "Mansur Yavaş'ı böyle bilmiyorlardı da oldu" değil. Böyle bir aşamada bunun yapılması açıkçası onların da çok garibine gitmiş olsa gerek. Fakat bütün bunlara rağmen, Yenikapı'daki Nevruz'dan sonra Tuncer Bakırhan ve yanında bir heyet yine Saraçhane'ye – ki Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları tutuklanmıştı – gittiler. Orada birlikte açıklama yaptılar ve desteklerini, kayıtsız şartsız desteklerini bir kere daha dile getirdiler. Şöyle bir olay var: Ekim ayında başlayan bir süreç var ve bu süreci birçok kişi, muhalefetten birçok kişi, DEM Parti'nin ve genel olarak Kürt hareketinin iktidarla anlaşıp, başta CHP olmak üzere muhalefeti dışlama, hatta onların tasfiyesi için anlaşma yapmakla suçladılar. Böyle bir yorum oldu. Ne dendi; ‘‘DEM Parti destek verecek, Erdoğan anayasayı değiştirecek, yeniden başkan seçilecek, hatta ömür boyu başkan seçilecek’’ vesaire. Böyle kaygılar dile getirildi ve sonra bu süreç yaşandı. Tam biz Kandil'den kongre takvimi beklerken, Türkiye'de 19 Mart'ta bu kriz yaşandı ve o olay durdu, hepimiz Ekrem İmamoğlu krizini konuşmaya, gözlemeye başladık. Ve tabii ki burada neyi merak etti herkes? DEM Parti ne yapacak? İktidar herhalde orada bir süreç yürüdüğü için, İmralı'ya gidilip gelindiği için vesaire, Kürtlerin kendilerinden yana olacağını ya da en azından kayıtsız, nötr bir pozisyon takınacağını düşündüler. Ama öyle olmadı. İlk andan itibaren iktidarın beklentilerini boşa çıkardılar. Böyle bir atmosferde cumartesi akşamı Mansur Yavaş kalktı, "Onlara pamuk şeker veriyorsunuz, burada çocukları dövüyorsunuz" dedi. Tamam, çocukları dövmesinler. Ama bunun karşılaştırılacağı şey, Cizre'deki bir iki küçük çocuğa polis memurunun uzattığı pamuk şeker midir? Aklıma çok meşhur bir olay geliyor, yani hep konuşulan, Kürtlere yönelik ayrımcılık konusunda konuşulan bir olay geliyor. Onu dillendirmek istemiyorum ama aklıma geliyor. Bir yerde ayağım frende gitsin istiyorum ama yani Mansur Yavaş'ın Kürtlerden ne istediğini, başlığa koyduğum gibi, az buçuk anlıyorum. Tamam, siyasi duruşu böyle. Ama bari şöyle bir ortamda, tam Türkiye'de adaletsizliğe karşı Kürt-Türk ayrımı olmaksızın insanların birleşmeye yöneldiği bir ortamda... Yani düşünün, birileri bozkurt işareti yapıyor, birileri Atatürk resmi taşıyor, birileri sosyalist sol bir partinin pankartını taşıyor, birileri DEM Parti flamalarıyla yürüyor. Böyle ortamların oluştuğu bir yerde, iki üç çocuğa dağıtılmış pamuk şekerin hesabını yapıyorsa burada bir gariplik var demektir. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
30.03.2025 Erdoğan insanların ne gönüllerini kazanabiliyor, ne de gözlerini korkutabiliyor
27.03.2025 Transatlantik: İmamoğlu operasyonu ABD'den nasıl görülüyor? | Hakan Fidan'ın ABD temasları
26.03.2025 Erdoğan’ın CHP ve Özgür Özel öfkesi
25.03.2025 İmamoğlu operasyonu ile çözüm süreci arasında bağ var mı? Hamit Bozarslan yorumladı
24.03.2025 Erdoğan’ın on yanlış hesabı ve bundan sonrası için beş tespit
24.03.2025 Mansur Yavaş’ın Kürtlerle ne alıp veremediği var?
23.03.2025 Erdoğan’dan CHP’ye büyük kıyak
21.03.2025 Kandil ile barış, CHP ile savaş
21.03.2025 Haftaya Bakış (259): CHP'nin kurultay kararı, çözüm sürecine İmamoğlu darbesi
20.03.2025 “Sahi ne oldu sizin süreç?”
30.03.2025 Erdoğan insanların ne gönüllerini kazanabiliyor, ne de gözlerini korkutabiliyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı