Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 14 Sadi Somuncuoğlu: Bu olayla MHP millet vicdanında mahkum oldu

26.07.2003 Vatan

Yaklaşık 50 yıl önce Türk Ocakları’na giren, 1966’da CKMP’de yer alan Sadi Somuncuoğlu ülkücü hareketin en saygın isimlerinden biri. Ama bu saygınlık kendi partisinden, oğlu yaşında milletvekillerinin saldırısına uğramayı engellemedi. Somuncuoğlu ile hareketin dünü, bugünü ve yarınını konuştuk:

Ülkücü hareket çok kriz yaşadı. Günümüzdeki en ciddi olanı mı?
Somuncuoğlu:
Bir yanda bu fikri benimseyen geniş bir camia, bir de bu fikir üzerine kurulmuş partiler var. Partilerin ciddi bir kriz yaşadığını söyleyebiliriz, ama camianın fikre olan imanı, fikrin toplumda kabul görmesi bakımından bir krizden söz edemeyiz. Bir bekleme dönemindeyiz. Mesela ben illerde konferanslar veriyorum. Milliyetçi düşünceyi benimsemiş pek çok kuruluş bulunuyor ve bunların illerde temsilcilikleri var. Bunlar eskiden birbirlerinden ayrı çalışır, birbirlerini görmezden gelirken şimdi müthiş bir kaynaşma var. Bu birliktelik ve ortak faaliyetler yeniden bir heyecan yaratmış. Ülkemizin bağımsızlığının, milli çıkarlarının tehdit altında olduğu endişesi böyle bir birleşmeye güç vermiş. Bu canlanma ve heyecanlanma, milliyetçi fikirleri yeniden tarif etmeye yol açmış.

Ülkücü hareketin siyasi birliği gerekli ve mümkün mü?
Somuncuoğlu:
Tabanda her zaman birlik arayışı oldu, fakat siyasi partilerin hiyerarşilerinin içiçe geçmesi zor oluyor. Ama bu seçim sonrası, özellikle BBP ve ATP’nin yukardan aşağıya bütün kadrolarında bir birleşme ihtiyacı çok şiddetli şekilde duyuluyor ve bunun için de MHP’nin kongresi bekleniyor. MHP yaralı, kendi yarası ve acısıyla uğraşıyor. Bu kongrede MHP yönetimi değişirse birleşme ihtimali çok kuvvetlenir.

Size saldırının seçim sonuçlarına etkisi olmuş mudur?
Somuncuoğlu:
Parti yönetiminin, ‘bu olay bize ciddi oy kaybettirdi’ dediğini işittim. Üzerinden üç yıl geçti. Yurt seyahatlerine çıkıyorum ve karşılaştığım insanların hepsi, sanki hadise bugün olmuş gibi, öfkeli bir şekilde protesto ediyorlar. Sadece MHP’liler değil, bütün halk. Bu hadise, davayı ve partiyi millet vicdanında mahkum etmiştir. Genel merkez suç işleyenlere sahip çıktığı için parti hukuk önünde de kendini savunamaz duruma düşürdü. Bağımsız gözlemciler, seçimler sırasında bu hadisenin her yerde konuşulduğunu belirtiyorlar. MHP adayları ve propagandacıları bunu açıklamakta çok zorluk çekmişler.

Bu olay sizde nasıl bir iz bıraktı?
Somuncuoğlu:
Partinin hangi zihniyetle yönetildiği konusundaki, zaten bende varolan intibaların çok kesin hatlarıyla karşıma çıkardığı için çok kırıldım. Düşünce ufku olmayan, demokrasiye, Anayasanın getirdiği düzene saygı duymayan, iç derinliğini kaybetmiş, hizmet aşkı ve heyecanını tamamen kaybetmiş bir gözüaçıklar yönetimi.

Aynı anlayış tekrar MHP yönetimine gelirse...
Somuncuoğlu:
Aynı yönetim seçilirse, MHP oylarını hızla kaybeder ve BBP ile ATP’nin bulunduğu alana kayar. Küçülür. Halkın güvenini, milliyetçi camianın desteğini kaybedeceği için bu kesimin siyaset yapma arzu ve iradesini temsil etmekten çıkar. Böylece bir boşluk doğar. Tabii bu boşluk doldurulur. Nasıl doldurulacağını da o günkü koşullar belirler.

CEMAL ENGİNYURT’TAN ‘TÖRE DAYAĞI’NA YORUM:

"Her iki tarafın şovuna alet oldum"

MHP’nin en hırçın milletvekili tartışmasız Cemal Enginyurt’tu. Enginyurt ile Yozgat Milletvekili Ahmet Erol Ersoy’un, cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen Sadi Somuncuoğlu’na saldırısı MHP yönetimine yakın çevreler tarafından “töreye uygun” bulunup onaylanmıştı. Şimdi Ordu’da Devlet Bahçeli ve ekibine karşı mücadele yürüten Enginyurt sorularımızı şöyle cevaplandırdı:

Sadi Somuncuoğlu’na saldırınızın MHP’ye çok oy kaybettirdiği söyleniyor...
Enginyurt:
Bunu diyenler iyiniyetli değildir. MHP’nin niye oy kaybettiğini öğrenmek isteyenler işçiye, memura, esnafa, köylüye sorsunlar. Daha önemlisi, ülkücü tabana 12 bakanla ne verdiklerine baksınlar. 35 yıl boyunca bu davaya hizmet eden insanların eşlerini, çocuklarını, gelinlerini bir işe koyamayanlar şu kısa süre içinde AKP’nin yaptıklarını görmüyorlar mı? Yaşananlar şudur: Türkiye’de varolan milli refleks, milli hassasiyetler ve milli tepki, 3,5 yıllık MHP iktidarı aracılığıyla yok ettirilmek istendi. Türk milleti aleyhine çıkarılan her yasanın altında MHP’li bakanların imzası var. Dün sokakta ‘Kahrolsun PKK, Apo asılsın, Vatan bölünmez’ diye bağırdığımızda 10 binler, 100 binler toplanırdı. Ama artık ülkücülerin söyledikleri bir anlam ifade etmemeye başladı. Örneğin Ülkü Ocakları Kıbrıs, 11 asker gibi olaylarda bile Türkiye’yi ayağa kaldıramıyor.

Peki iktidar döneminde siz ne yaptınız?
Enginyurt:
Partiden ihraç edilen Ali Güngör gibi konuşmadık belki ama çok çalıştık. Özellikle af yasası söz konusuyken, bundan Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Ünal Osmanağaoğlu, Rifat Yıldırım ve yurtdışında kaçak olan yaklaşık 30 ülkücünün de istifade edebilmesi için uğraştık.

Saldırı olayı neden yaşandı?
Enginyurt:
Bu olay beni çok yaraladı. 6 ve 8 yaşındaki çocuklarım bile ‘Baba sen niye bu kadar kavgacısın?’ diye sormaya başladılar bana. Hem Sadi Somuncuoğlu’nun, hem de bu hadisede yer alan bazı insanların artniyetli olduklarına inanıyorum. Her iki taraf da bu oalyı şov için kullandı, bizi de alet ettiler. Somuncuoğlu gece 11’i çeyrek geçeye kadar Devlet Bey’in odasında. Ülkücü tavır gereği aday olmayacağını, genel başkanın imzasını yerde bırakmayacağını söylüyor. ‘Birbirimizi bugüne kadar yanlış anlamışız’ diye kucaklaşıyorlar. Aday olmamak için dışarı çıkan Somuncuoğlu üç arabayla beraber geliyor ve 23.37’de dilekçesini veriyor. Çekip gitme imkanı varken, basınla beraber, bizim bulunduğumuz gelen-giden evrak kısmına geliyor.

Sonra ne oldu?
Enginyurt:
En üsten en alta, bakanından genel başkanına kadar herkes ‘Bizim dahlimiz yok. O zaten agresif ve kavgacı biri, kendi yapmış’ dediler. Yani beni günah keçisi yapıp kendilerini kurtarmak istiyorlar. Eğer bu vahim bir olaysa, ya Somuncuoğlu atılmalıydı ya da ben. İkimiz de atılmadık. Soruşturma bile açılmadı. Beşiktaş bile Pascal Nouma’yı attı. Ben Nouma’dan büyük müyüm ki! Kendi halimde bir milletvekiliyim.

ÜLKÜCÜ YAZAR ALPER AKSOY:

"Temel sorun lümpenleşme"

Ülkücü camianın önde gelen aydınlarından yazar Alper Aksoy, hareketin içinde bulunduğu krizi Vatan’a şöyle değerlendirdi: “Bugünkü durum son yirmi yıldaki sürecin bir sonucudur. Bu süreç 4 Kasım’da da başlamadı. Ana hatlarıyla durum şudur: Son yirmi yılda ‘ülkücü yetiştirme’ eylemi terkedilerek bindirme kıtaları için ‘partici tavlama’ gayretleri ön plana çıkmıştır. Ülkü Ocakları mankurtlaştırılmış, doğru, yanlış demeden siyaset canbazlarının herşeyini alkışlayan silik şahsiyetli lümpen yığınlara dönüştürülmüştür. Sistemin nimetleriyle tanışanlar ülkücü tavrı terkederek şahsi hesaplarını öne çıkartmışlardır. Vitrinin baş köşelerine bu ‘ülküsüz ülkücüler’ yerleştirilmiş. Üzüm üzüme baka baka kararır misali Anadolu idealizmi de bu SARS virüsünden etkilenerek ülküsüzleşmiştir. Fikirlerin yerine sloganlar, kitapların yerine kasetler, Erol Güngör’ün yerine Sefai tipi ozanlar, Dündar Taşer’in yerine Şefkat Çetinler, Yusuf İmamoğlu imajına Çatlılar, Çakıcılar bağdaş kurdular. Ülkücü hareketin en büyük sancısı işte bu lümpenleşme sürecidir... Bahçeli ve ekibi ülkücü meydanlardaki bu karpuz kabuklarının bir gün kendilerini de tepetaklak edebileceğini göremediler. Göremediler çünkü iktidar esrarının dumanıyla gökyüzünü yeşil, yeryüzünü tozpembe görüyorlardı. Hatta Enginyurt’u azman yumruklarıyla sahneye sürerek tabandaki ülküsüz ülkücülere şirinlik muskası gönderdiler. Ülkücü tabanda siyaset yapanlar veya buna talip olanlar bu lümpenleşme kanserini farketmezlerse veya aspirin tedavisi ile geçiştirmeye kalkarlarsa sıkıntılar katlanarak artacaktır. Mesuliyet makamındakiler kısa vadeli hedefleri bırakıp ‘Hata etmişiz, şakşakçı bindirme kıtalarının, lümpenlerin, silik şahsiyetli ocakların, ülküsüz ülkücülerin sloganları nefislerimize hoş gelse bile onlarla yola devam etmek faydasızdır ve hatta zararlıdır’ kararına varıp ülkücü harekete hakim olan umdeleri yeniden gözden geçirmelidirler. Çıkış yolu ‘lider-teşkilat-doktrin’ ilkesi değil ‘hür fikir, aydınlanmış birey ve tam demokrasi’dir.”

TABAN KONUŞUYOR

Türkeş soyadı tek başına yetmez
Muhsin Yazıcıoğlu gibi bazı kişiler rahmetli Başbuğumuzu sağlığında, bırakın terketmeyi ihanet ederek çekip gittiler. Tuğrul Türkeş’e gelince, kongrede yaptıklarını, kendisini destekleyen gruba yaptırdıklarını unutmuş değiliz. O nahoş olaylar cereyan etmeseydi 1999 seçimlerinde tek başımıza iktidar olabilir, halka taahhütlerimizi daha fazla yerine getirebilir, bugünde meclis dışında kalmazdık. Soy isminin Türkeş olması Tuğrul beyin MHP üzerinde müktesep hakları olduğu anlamına gelmez.
Bilal Ergün-İzmir

Bu okyanus kendini temizler
Başımıza çuval geçirilerek milli onurumuzla oynandığı bir dönemde Türk milliyetçilerinin ve ülkücü hareketin tartışılmasını amaçlı ve manidar buluyorum. Türk milliyetçiliği doğal ve aksiyoner bir harekettir. Bir okyanus gibidir. Kirlenmişse, kirletilmek istenirse kendi kendini temizleyecektir. Kişiler gidici, dava kalıcıdır. Bu hareket, çıkar ya da kar amacıyla kurulan bir holding değildir ki kişilerle batsın veya yücelsin.
Saadettin Koç-Ankara

Milliyetçi çizgi kayboldu
Ülkücülük geçerliliğini önemli ölçüde yitirmiş, milliyetçi çizgi kaybolmuştur. Şu an MHP’nin savunduklarının aynısını ANAP ve DYP de savunuyor. Hatta İP bile Amerika’yı protesto ediyor. Küreselleşme ülkelerin bağımsızlığını, sosyal yapılarını, kültür ve ekonomilerini tehdit ederse milliyetçi doktrin yeniden geçerlik kazanabilir. Bu durumun bir dahaki seçime yansıyıp yansımayacağıysa belli değil.
İlker Serbes

Ocak başkanları bayrağı devretsin
Verdiği sözleri tutmasıyla tanıdığımız Devlet Bahçeli’nin sözünü tutup aday olmayı düşünmeden istifa etmesi gerekir. Ayrıca yıllardır Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan ve şu ana kadar belirgin bir katkısını göremediğimiz Atilla Kaya ile Alişan Satılmış gibi yardımcılarının da misyonlarını tamamladıklarını fark edip bayağı teslim etmeleri gerekmektedir.
Bülent Eken

Değişim genç kadrolarla olur
Ülkücü hareketin, ideoloji boyutunda, yeni Dünya Düzeni’ne göre gelişimini sağlayacak yeni kadrolara ihtiyacı var. Bunun için de, yıllardır klasikleşmiş isimlerin yerlerini genç kadrolara bırakmaları gerekiyor. Bu değişimin de, yalnızca parti bazında algılanmayıp ülkücü hareketin temel direği olan Ülkü Ocakları’ndan başlatılması gerekmektedir.
Şahin Gözal-Eskişehir

Mehmet Gül’e ihtiyacımız yok
MHP’nin Mehmet Gül gibilere ihtiyacı yok. İstanbul’da il başkanlığı yaptı, acaba İstanbul’da rahat dolaşabiliyor mu? Milletvekiliyken ne yaptı ki genel başkan olunca ne yapacak? Tarkan’la, Küba ile uğraşacağına teşkilatla ilgilenseydi. MHP’nin genel başkan sorunu yok. Sorun Gül gibiler. Ona tazyik yapan yakın iş arkadaşlarıdır. Zaten ülkücü camia seçim gecesi cevabını verdi ona. Biz orada ağlıyoruz o medyaya çıkıyor.
Kemal Er-İstanbul

Genel başkan üçüncü sıradadır
İsimlere dayalı Türk milliyetçisi değiliz, fikir ve aksiyon adamlarıyız. Bizim için hareketin ismi MHP, amblemi de üç hilaldir. Genel başkanlar varlıklarını bunlara borçludur. Bu yüzden de hareketin üçüncü sırasındadırlar. Delegenin teveccüh gösterip seçtiği kişi genel başkanımız olur, itaat ederiz.
Sebahattin Şeker

Tabanın seçtiği adayları çizdiler
Bence seçim yenilgisinin en büyük nedeni seçimden önce yapılan teşkilat aday yoklamasıdır. Genel merkez, tabanın seçtiklerini görmezden gelip kendi istediği adayları listelerin başına yerleştirdi. Teşkilat da çalışmayıp, oy vermeyip genel merkezi cezalandırdı. Taban ile tavan savaşınca sonuç da olumsuz oldu.
Serhat Yabancı-Elazığ

Oğluma örnek kişilik: Bahçeli
Bir anne olarak oğluma örnek olabilecek bir kişilik arıyorum. Bu özelliklerin sayın Bahçeli’de bulunduğunu düşünüyorum ve onunla gurur duyuyorum. Seçim sonuçlarının sorumlusu olarak onu gösterenlerin önce kendilerinin seçimlerde ne kadar samimi ve inanarak çalıştıklarını sorgulamalılar. Sayın Bahçeli, ısrarla aday olması için baskı yapmaya devam edersek, samimiyetle arkasında durduğumuz gösterebilirsek görev almaktan kaçmayacaktır.
G. Kolaylı-Ankara

Tarih kitaplarında kalabiliriz
Sayın Bahçeli tekrar aday olursa birçok ilkeli insan MHP’yi bırakacaktır. Halk yığınları da bundan etkilenecek, MHP’den sadece tarih kitaplarında bahsedilir olacaktır. Bu ülkenin dünden daha fazla MHP’ye ihtiyacı var. Dürüst, kendini ve dünya görüşünü iyi ifade edebilen, çalışkan, birleştirici, genç ve partiyi hızla demokratikleştirecek liderler istiyoruz. Bunlardan yeterince var.
Önder Akar-Bornova

Bahçeli bu dava için evlenmedi
Devlet Bey’in hiçbir şeyi unutmayan keskin bir zekası ve anlayış kabiliyeti vardır. Yanındaki kişiler de çok değerli ve deneyimli devlet adamlarıdır. Bu dava için evlenmemiştir. Bütün sınıf arkadaşları profesör, işadamı olmuşken o doktor olarak görevine devam etmiştir. Türk dünyası ve Türk milliyetçileri için bulunmaz bir nimettir. Türk milliyetçileri, şu an, her zamankinden daha fazla ona ihtiyaç duymaktadır.
Zeki Yaşar-Mamak



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 1 Sanki Türkeş 3 Kasım’da öldü 13.07.2003
2 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 2 Milliyetçilik ‘out’ millicilik ‘in’ 14.07.2003
3 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 3 Herkes merakla bekliyor: Bahçeli yeniden aday olacak mı? 15.07.2003
4 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 4 Ramiz Ongun yeniden MHP genel başkanlığına aday 16.07.2003
5 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 5 Koray Aydın: "Değişimin önünde duramayacaklar" 17.07.2003
6 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 6 Ümit Özdağ: Bugünkü milliyetçiler Ziya Gökalp’in bile çok gerisindeler 18.07.2003
7 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 7 Namık Kemal Zeybek: Başarılma şansı düşük, ama sıfır da değil 19.07.2003
8 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 8 Muhsin Yazıcıoğlu: MHP yakaladığı fırsatı hovarda gibi harcadı 20.07.2003
9 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 9 Tuğrul Türkeş: ATP olarak 3 Kasım’da yenilmedik 21.07.2003
10 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 10 Yılma Durak: Parti içi demokrasi şart 22.07.2003
11 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 11 Atilla Kaya: Çizgisi kırık olan aday olmasın 23.07.2003
12 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 12 Ozan Arif: Bahçeli gönüldaşlarına aslan Ecevit'e Siyam kedisi kesildi 24.07.2003
13 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 13 Musa Serdar Çelebi: Ümidimiz MHP’nin ehil ellere geçmesi 25.07.2003
14 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 14 Sadi Somuncuoğlu: Bu olayla MHP millet vicdanında mahkum oldu 26.07.2003
15 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 15 Cüneyt Öztürk: Kişiler değil programlar yarışsın 27.07.2003
16 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 16 Muharrem Şemsek: MHP devlet çarkının parçası oldu 28.07.2003
17 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 17 Kemal Can: Adaylar arasında pek bir fark yok 29.07.2003
18 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 18 Süleyman Seyfi Öğün: MHP merkezi seçti ve kaybetti 30.07.2003
19 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 19 Değişim zorunlu ama çok zor 31.07.2003

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı